25 Ağustos 2012 Cumartesi

Haftasonu ve Mısır Çöreği

Haftasonu kahvaltılarımızda evde yapilmis çörek, börek veya ekmekler olmazsa olmazımız. Lal'i onlarsız bir kahvaltıya oturtamazsınız. Evde birsey yapılamamıssa mutlaka simit ister; o da sadece "Başkent Simitçisi"nden :)
Bende de aman disardan yemesin de ben ona yaparim durumu sözkonusu oldugundan hafta sonları erkenden girerim mutfağa, kimse uyanmadan. Onları fırından gelen kokular uyandırsın isterim.

... Ve işte bugün de günlerden haftasonu; 15 yil once Lal yeni dogmusken, çalışmaya kısa bir ara verdiğim dönemde hafta içi her gün oglen 11:00 de Emel Başdoğan'in Tefal icin yaptigi harika programi izlerdim. Tarifleri hızlıca not alır ve hemen uygulardım.
Bunlarin içinde klasiklerim arasına girmiş bir kaç tariften biri mısır çöreğidir. Biz bayılıyoruz, umarım siz de seversiniz...

Hadi bu pazar deneyin ve bana sonucu yazin.

Not: bu tarifteki normal unun yerine glutensiz un veya karabuğday unu kullanıldığı takdirde cölyaklilar veya benim gibi gluten hassasiyeti olanlar icin mükemmel bir çöreğiniz olur.
Gluten hassasiyeti konusundan baska bir yazida bahsedecegim.

Saglik ve mutlulukla kalin!


MISIR ÇÖREĞİ

125 gr mısır unu
125 gr un
1 paket kabartma tozu
1/2 çay kaşiği tuz

1 yumurta
125 ml yoğurt
125 ml süt
60 gr tereyaği (eritilmemiş)
100 gr kasar peyniri (ben yarı yarıya bergama veya baska cesit peynirle karistiririm)

Kuru malzemeleri eleyip ayırıyoruz.
Sıvı malzemeleri rondoda bir araya getirip tereyagi ve peynir biraz küçük parçalara bölünecek kadar kariştiriyoruz.  Biraz diri kalmali ki peynir tadi hissedilsin.

Daha sonra kuru ve sıvı malzemeleri birleştirerek kaşık yardımı ile birbirine yediriyoruz.
Koyu bir kek kıvamı elde etmiş olacaksınız.

Karışımı slikon muffin kaplarına veya yağlanmış küçük muffin kaplarına paylaştır önceden ısıtılmış 160 derece fırında kürdan testini geçinceye kadar pişiriyoruz.

Sıcak servis yapiyoruz.

Afiyet olsun ...

17 Ağustos 2012 Cuma

Mutlu Bayramlar

Herkese agiz tadi ile, mutlu, huzurlu, saglikli ve birlik beraberlik icinde bayramlar dilerim...

16 Ağustos 2012 Perşembe

Yemek Yoksa Gözleme Ye!

Sabah işe gelir gelmez akşam yemeği derdine düşüyorum.
Akşama ne yesek?! ; ne pişireyim, nasıl pişireyim, ne zaman pişireyim ?

İş çıkış saatim her zaman aynı olmadığından bazen evdeki hesap çarşıya uymuyor.
Hadi çıktım diyelim, her gün soğan doğramak, domates soymak, sebze pişirmek, vs vs gelmiyor icimden.

Geçtiğimiz gün böyle günlerden biriydi.
Eve giderken ofisin altındaki yufkacıdan 4 tane sütlü yufka aldım. -Evet doğru "sütlü yufka"; cok lezzetli, kesinlikle farkı fark ediliyor. Su yerine sütle karılmış hamuru.

Eve gittim, çayı ocağa koydum.
Biraz dereotu ve maydanoz yıkadım.
Göz kararı beyaz peynir+bergama peyniri rendeleyip, karabiber, yesillikler ve 2 yumurta kırıp karıstırdım.
1 bütün yufkanın ortasına harcı yayıp zarf şeklinde katlayarak çok az yağladığım tavada arkalı önlü pişirdim.
Bunu 2 yufkaya uyguladım.

Pekiiii, kalan 2 yufkayı ne yaptım :)
Eşimin favorisi, onun ilaveleri ile zenginleştirilmiş tahinli yalancı katmer !
1 bütün yufkayı yaydım. elimle hafif burusturup ortaya biraz potluk verdim.
Üzerine bolca kaşıkla tahin gezdirdim.
3 avuç şeker serptim. Kavrulmuş susam ve kavrulmuş ceviz ufaladıktan sonra zarf şeklinde kapattım.
Tavayı yağlamadan arkalı önlü pişirdim.

Yalancı falan ama mis gibi bir tahinli katmer oldu :)

Buyurun fotograflar ...
peynirli gözleme

tahinli yalanci katmer











8 Ağustos 2012 Çarşamba

Doğal ürünler ve Evde Tarhana Yapımı

Tanıyanlar bilir, gıda güvenliği konusunda paranoyaklık derecesinde olmasa da oldukça titizimdir.
Mümkün olduğu kadar naturel beslenmeye çalışıyorum.
Doğal olduğuna inandığım ürün başka şehirlerde bile olsa teknolojinin haberleşmedeki nimetlerinden sonuna kadar faydalanıp, bulup, getirtiyorum.
Kendisine ve ürünlerinin doğallığına çok güvenerek alışveriş yaptığım bir çiftlik var; İpek Hanım Çiftliği. Ciftliğin sahibi Pınar hanım, İpek ise şu an 9 yaşlarında olan kızının ismi, Çiftliğe kızının adını vermiş. Pınar hanım 'a yaklaşık 3-4 yıl once baska bir blog sayfasında adı geçmişti, rastladım. Yeri Nazilli'de. Zaten Türkiye nin en bereketli topraklarından biri dir Nazilli; bu bereketli topraklarda böylesine bilinçli bir çiftlik kurulmuş olması büyük şans!
Once telefonlaştık, sonra mailleştik Pınar Hanım ile. Kendisine ulaşmak öyle kolay oldu ki, beni çiftliğe bağlayan artılardan biri de buydu. Ilk siparişimi verdim, Pınar hanım ın soylediği günde kapımdaydı. Mail adresimi de her hafta cumartesi akşamları hiç sektirmeden düzenli olarak mailing yaptığı gruba eklemişti. Her hafta satışta olan ürün listesini göndermeye devam ediyor ve mailinin başında da okumaya doyamadığınız bilgiler paylaşıyor.
Bu maillerden birinde eski adetlerimizden, annelerimizin ninelerimizin ürettiklerinden ne kadar uzaklaştığımız konusunda sitem ediyordu. Ve cok da haklıydı; Gıda güvenliği ile ilgili skandalların ardı arkası kesilmiyor. GDO lu ürün arastırması yapacagım diye etiketlerdeki miniminnacık yazıları okumaktan gözlerim şaşı oldu.
Her şeye, her etikete şüphe ile bakıyorum. Bu yüzdendir ki kuru gıdalarımın bir kısmını güvendiğim markaların Organik sertifikalı ürünlerinden alıyorum. Bir kısmını da Pınar Hanım ın çok geniş ürün yelpazesinden seçiyorum. Bu arada sebze meyve konusunda da sadece mevsiminde yetişenleri satın almaya özen gösteriyorum.
Velhasıl kelam, Pınar Hanım ın bu yazısı beynimde şimşekler çakmasına sebep oldu!. gercekten de ben ne salça yapmayı, ne tarhana yapmayı bilmiyordum. Hazırlara ise güvenmiyor ve tadlarını begenmiyordum. Tamam bunlar her sene sağolsun Denizli'den kayınvalidemden ve eşimin teyzesinden geliyordu ama ya bir gün .. ! Allah korusun, ama bu bir gerçek, annelerimiz , ninelerimiz bizim hazinelerimiz. Cocuklarımıza aktaracagımız en önemli şey de bilgi. Ev tarhanalarımızın, ev yogurdumuzun ev salçamızın yok olup gitmesini istemiyorsak henüz vakit varken öğrenmeliyiz-öğretmeliyiz.
Ben de bu düşünce ile Denizli'ye giderken kızıma tembih ettim. babaannesinden tahana tarifini yazıp bana getirmesini rica ettim. Ama bizim bilge babaannemiz hem tarifi yazdırmış, hem de Lal i işin başına geçirip tarhana kardırmış :) üstüne üstlük kaşıkla değil Lal e elleri ile karmasını söylemiş, tatlı olurmuş :) Lal kendi yaptığı tarhanasını getirdi, yaş, mis kokulu, tertemiz... Pişirdik, bal gibi tatlıydı, Lal imin elinden :)))

Tarifi burada, çok da basit, denememek ayıp olur. Hadi kolay gelsin;

TARHANA

2 orta boy domates
1 tane iri kırmızı biber
* bu ikisini doğrayıp pişirin (rondodan geçirebilirsiniz)

1 büyük soğan
acı-tatlı bir kaç sivri biber
* üzerine biraz tuz atıp rondodan geçirin.

500 gr süzme yoğurt
Aldığı kadar un

* Pişmiş domates-biber karışımı ile soğan biber karışımını birleştirip karıştırın. Süzme yoğurdu ilave edip karıştırın. Azar azar un ekleyip karıştırmaya devam edin. (karıştırma işini ister tahta kaşık ile ister elinizle yapabilirsiniz) Kıvamı koyu kek kıvamı gibi olacak. Eger katı olursa az az süt ekleyip karıstırın.

Üzerini bir tülbent ile veya streç film ile kaplayın. Altına genisce bir kap koyun, kabarıp taşabilir. 2-3 gün oda sıcaklıgında bekletin, günde 2 kez örtüsünü kaldırıp karıştırın.

3 gün sonunda fermente olmuş, o mis kokusu yayılmaya başlamış olacaktır. Bu aşamada 2-3 yemek kaşığı kadarını kaseye alıp suda eriterek , kendi yaptığınız tarhanınızdan ilk çorbanızı pişirebilirsiniz.
Bundan sonra kalan tarhananızı temiz bir sofra bezinin üzerine kaşık kaşık alıp aralıklı serin. üzerini tülbent ile ortup mümkünse balkonda degilse evin kuru bir odasında kurutun. her gun kontrol edip, ustu kurudu ise ters cevirin tek tek. 1-2 gün sonra elinizle ufalayın, kurutmaya devam edin. gelip geçtikçe elinizle ufalayın hamuru, ortun üstünü. Elekten geçecek kadar kuruyunca, elinizle ovalaya ovalaya eleyin. eleğin üstünde kalanları rondodan geçirip, tekrar eleyin. elenmiş tarhanayı bir kac gun daha kuru bir sofra bezi uzerinde hic nemi kalmayana kadar kurutun. (Nemli kalırsa kavanozda ya da kesede kurtlanır) Iyice kuruduguna emin oldugunuzda kavanoza veya daha iyisi bez keseye alın.

Ellerinize sağlık :)



6 Ağustos 2012 Pazartesi

Ikizlerin Doğumgununden Fotograflar!

Ikizlerimiz Bade ve Buse dün 1nci yaşlarına bastılar!
Sizleri Istanbul'a gonderilen kurabiyelerin fotografları ve dogumgununden karelerle başbaşa bırakıyorum :)

hediye kavanozları


 


harf kurabiye



harf kurabiye


 
cupcake dekor kurabiye


kurabiye standı

ISTANBUL'DAN GELEN FOTOGRAFLAR




1 Ağustos 2012 Çarşamba

Ikizlerin Dogum Günü Hazırlığı


Önümüzdeki pazar geçen sene 05 Agustos'da dünyaya gelen kuzen cocuklarım - ikizler- Bade ve Buse'nin 1nci yaş günleri kutlanacak.

Hummalı bir çalışma var evde !

Kuzenlerim Istanbul'da yaşadıklarından ve ben de mümkün olduğunca az uçak yolculuğu yapmaya çalıştığımdan o günde birlikte olamayacağız. Biraz özür mahiyetinde daha çok da onları mutlu etmek adına onlar için güzel sürprizlerim var :)

Pazartesi akşamı Lal ile birlikte kurabiyeleri pişirdik...
Süsleme işini Lal im yapacaktı ama babasıyla babaanne ziyaretine gittiler Denizli'ye. Bu yuzden dün gece 2 ye kadar süslemeleri yaptım. Bana cok sevgili modelleme hocam Hilal Bayman eşlik etti, sağolsun!
Süsleme öncesi kızların partide giyecekleri kıyafetlerin fotoğraflarını istemiştim kuzenimden. Böylelikle konsepti belirledim ve onun üzerinde çalıştık.

Bu akşam ise paketleme işlerini yapacağım.
Yarın kutulara yerleştirme...
Cuma günü de teyzeme teslim ederek sağ salim Istanbul'a ulaştırmasını diliyor olacağım :)

Resimleri elbette doğum günü sonrası yayınlayacağım. Izlemeye devam edin :)

Ne dersiniz, yokluğumu affettirebilir miyim kuzenlere?