Tanıyanlar bilir, gıda güvenliği konusunda paranoyaklık derecesinde olmasa da oldukça titizimdir.
Mümkün olduğu kadar naturel beslenmeye çalışıyorum.
Doğal olduğuna inandığım ürün başka şehirlerde bile olsa teknolojinin haberleşmedeki nimetlerinden sonuna kadar faydalanıp, bulup, getirtiyorum.
Kendisine ve ürünlerinin doğallığına çok güvenerek alışveriş yaptığım bir çiftlik var; İpek Hanım Çiftliği. Ciftliğin sahibi Pınar hanım, İpek ise şu an 9 yaşlarında olan kızının ismi, Çiftliğe kızının adını vermiş. Pınar hanım 'a yaklaşık 3-4 yıl once baska bir blog sayfasında adı geçmişti, rastladım. Yeri Nazilli'de. Zaten Türkiye nin en bereketli topraklarından biri dir Nazilli; bu bereketli topraklarda böylesine bilinçli bir çiftlik kurulmuş olması büyük şans!
Once telefonlaştık, sonra mailleştik Pınar Hanım ile. Kendisine ulaşmak öyle kolay oldu ki, beni çiftliğe bağlayan artılardan biri de buydu. Ilk siparişimi verdim, Pınar hanım ın soylediği günde kapımdaydı. Mail adresimi de her hafta cumartesi akşamları hiç sektirmeden düzenli olarak mailing yaptığı gruba eklemişti. Her hafta satışta olan ürün listesini göndermeye devam ediyor ve mailinin başında da okumaya doyamadığınız bilgiler paylaşıyor.
Bu maillerden birinde eski adetlerimizden, annelerimizin ninelerimizin ürettiklerinden ne kadar uzaklaştığımız konusunda sitem ediyordu. Ve cok da haklıydı; Gıda güvenliği ile ilgili skandalların ardı arkası kesilmiyor. GDO lu ürün arastırması yapacagım diye etiketlerdeki miniminnacık yazıları okumaktan gözlerim şaşı oldu.
Her şeye, her etikete şüphe ile bakıyorum. Bu yüzdendir ki kuru gıdalarımın bir kısmını güvendiğim markaların Organik sertifikalı ürünlerinden alıyorum. Bir kısmını da Pınar Hanım ın çok geniş ürün yelpazesinden seçiyorum. Bu arada sebze meyve konusunda da sadece mevsiminde yetişenleri satın almaya özen gösteriyorum.
Velhasıl kelam, Pınar Hanım ın bu yazısı beynimde şimşekler çakmasına sebep oldu!. gercekten de ben ne salça yapmayı, ne tarhana yapmayı bilmiyordum. Hazırlara ise güvenmiyor ve tadlarını begenmiyordum. Tamam bunlar her sene sağolsun Denizli'den kayınvalidemden ve eşimin teyzesinden geliyordu ama ya bir gün .. ! Allah korusun, ama bu bir gerçek, annelerimiz , ninelerimiz bizim hazinelerimiz. Cocuklarımıza aktaracagımız en önemli şey de bilgi. Ev tarhanalarımızın, ev yogurdumuzun ev salçamızın yok olup gitmesini istemiyorsak henüz vakit varken öğrenmeliyiz-öğretmeliyiz.
Ben de bu düşünce ile Denizli'ye giderken kızıma tembih ettim. babaannesinden tahana tarifini yazıp bana getirmesini rica ettim. Ama bizim bilge babaannemiz hem tarifi yazdırmış, hem de Lal i işin başına geçirip tarhana kardırmış :) üstüne üstlük kaşıkla değil Lal e elleri ile karmasını söylemiş, tatlı olurmuş :) Lal kendi yaptığı tarhanasını getirdi, yaş, mis kokulu, tertemiz... Pişirdik, bal gibi tatlıydı, Lal imin elinden :)))
Tarifi burada, çok da basit, denememek ayıp olur. Hadi kolay gelsin;
TARHANA
2 orta boy domates
1 tane iri kırmızı biber
* bu ikisini doğrayıp pişirin (rondodan geçirebilirsiniz)
1 büyük soğan
acı-tatlı bir kaç sivri biber
* üzerine biraz tuz atıp rondodan geçirin.
500 gr süzme yoğurt
Aldığı kadar un
* Pişmiş domates-biber karışımı ile soğan biber karışımını birleştirip karıştırın. Süzme yoğurdu ilave edip karıştırın. Azar azar un ekleyip karıştırmaya devam edin. (karıştırma işini ister tahta kaşık ile ister elinizle yapabilirsiniz) Kıvamı koyu kek kıvamı gibi olacak. Eger katı olursa az az süt ekleyip karıstırın.
Üzerini bir tülbent ile veya streç film ile kaplayın. Altına genisce bir kap koyun, kabarıp taşabilir. 2-3 gün oda sıcaklıgında bekletin, günde 2 kez örtüsünü kaldırıp karıştırın.
3 gün sonunda fermente olmuş, o mis kokusu yayılmaya başlamış olacaktır. Bu aşamada 2-3 yemek kaşığı kadarını kaseye alıp suda eriterek , kendi yaptığınız tarhanınızdan ilk çorbanızı pişirebilirsiniz.
Bundan sonra kalan tarhananızı temiz bir sofra bezinin üzerine kaşık kaşık alıp aralıklı serin. üzerini tülbent ile ortup mümkünse balkonda degilse evin kuru bir odasında kurutun. her gun kontrol edip, ustu kurudu ise ters cevirin tek tek. 1-2 gün sonra elinizle ufalayın, kurutmaya devam edin. gelip geçtikçe elinizle ufalayın hamuru, ortun üstünü. Elekten geçecek kadar kuruyunca, elinizle ovalaya ovalaya eleyin. eleğin üstünde kalanları rondodan geçirip, tekrar eleyin. elenmiş tarhanayı bir kac gun daha kuru bir sofra bezi uzerinde hic nemi kalmayana kadar kurutun. (Nemli kalırsa kavanozda ya da kesede kurtlanır) Iyice kuruduguna emin oldugunuzda kavanoza veya daha iyisi bez keseye alın.
Ellerinize sağlık :)
Türkancığım, Bende 2 yıldır Pınar hanım'ın müşterisiyim. Müthiş bilgiler de paylaşıyor. Beslenme konusunda bende seninle aynı duyguları paylaşıyorum ve uygulamaya çalışıyorum. Eve geçince bu tarhana tarifini uygulamaya çalışacağım. Harikasın. Ne olur güzelliklerini bizimle paylaşmaya devam et.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
Sil